Antakya Medeniyetler Korosu Şefi Özfırat: 6 Şubat depremi sonrası acının müziğini yapıyoruz

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle KKTC’ye gelen Antakya Medeniyetler Korosu kurucusu ve şefi Yılmaz Özfırat, Kıbrıs Postası’na konuştu.

İlk öğrenim ve orta öğrenimini Kıbrıs’ta tamamlayan Özfırat, röportaj sırasında 6 Şubat depreminde kaybettiği 7 arkadaşının hüznünü yaşadı, “Bakış açımız değişti” dedi.

Antakya Medeniyetler Korosu’nun, 2007 yılında Hatay’da Turizm Haftası kapsamında kurulduğunu belirten Özfırat, korunun tek hedefinin din, dil ve ırk fark etmeksizin herkesin aynı Allah'ın kulu olduğunu insanlara göstermek olduğunu söyledi.

Koro bünyesinde imam, papaz, doktor, avukat, öğretmen ve ev hanımı gibi çeşitli mesleklerden insanların bulunduğunu ifade eden Özfırat, “Bugüne kadar dünya üzerinde yaklaşık 3 binden fazla konser verdik. Bunlar içinde önemli olarak gördüğümüz konserlerimizi Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kudüs, Fransa ve Yunanistan gibi yerlerde gerçekleştirdik. Amacımız bir arada yaşama kültürünü insanlara göstermek” dedi.

Antakya Medeniyetler Korosu, 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenlerin anısına “Sesimi duyan var mı?” dedi #haber #kktc #deprem #6şubat #antakyamedeniyetlerkorosu @yilmazozfirat @Med_Korosu pic.twitter.com/atIrttWl7e

— Kıbrıs Postası (@kibris_postasi) October 31, 2024

“YEDİ KORO ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK”

Özfırat, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde yedi arkadaşlarını kaybettiklerini belirterek, “Deprem öncesi 200 kişilik bir topluluktuk; maalesef artık 193 kişiyiz” diye konuştu.

Kıbrıs’a ikinci gelişlerinin Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’nin daveti üzerine olduğunu söyleyen Özfırat, “Her gelişimizde Kıbrıs’la aramızda özel bir bağ hissediyoruz. Burası bizim için çok özel” ifadelerini kullandı.

“DEPREMDEN SONRA BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞTİ; ACININ MÜZİĞİNİ YAPIYORUZ”

Farklı inançlara sahip bireylerin koroda bir araya geldiğini vurgulayan Özfırat, “Koromuzda Katolik, Ortodoks, Alevi, Sünni, Ermeni ve Musevi üyeler bulunuyor. Hatay’da kimse birbirine dinini sormaz; herkes birbirinin şarkısını söyler. Biz de farkında olmadan depremin sesi olduk. Sekiz saat boyunca enkazda kaldım ama kurtulduğum için sevinemedim. Bu acıyla birlikte artık bakış açımız değişti; insanlara deprem gerçeğini hatırlatıyoruz ve acının müziğini yapıyoruz. Müzik, insanlık tarihinin en eski sanatı olarak toplum üzerinde iyileştirici bir etki sağlıyor” dedi.

“KIBRIS’TA DA KİMSE KİMSEYİ ÖTEKİLEŞTİRMİYOR”

Cumhuriyetin değerlerini anlatmanın önemine de dikkat çeken Özfırat, yurt dışında hâlâ Türkiye’yi farklı algılarla tanıyanların bulunduğunu belirterek, “Oysa aynı apartmanda Hristiyan, Yahudi ve Müslüman bir arada yaşıyor. Bu kültürü tanıtabilmek bizi mutlu ediyor. Kıbrıs’ta da kimse kimseyi ötekileştirmediği için kendimizi evimizde gibi hissediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Özfırat, Kıbrıs'a 1974’te ailesiyle birlikte gelen ilk Türk vatandaşlarından olduğunu belirterek, “Annem ve babam bankacıydı. Çıkartma harekâtının ardından Kıbrıs’ta banka kurulması ve Türk Lirası'na geçiş sürecinde görev aldılar. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi burada tamamladım” dedi.