İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Milli Mücadele Vakfı, Cenevre öncesi Cumhurbaşkanı Tatar’ı ziyaret etti: Çözüm iki egemen, bağımsız Devlet’in işbirliğidir

Milli Mücadele Vakfı, Cenevre öncesi Cumhurbaşkanı Tatar’ı ziyaret etti: Çözüm iki egemen, bağımsız Devlet’in işbirliğidir

Milli Mücadele Vakfı Mütevelli Heyeti, 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de yapılacak gayri resmi Kıbrıs görüşmeleri öncesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ziyaret ederek, Kıbrıs Türkü’nün egemenlik ve eşitlik hakları doğrultusunda tam destek sunduklarını belirtti.

Yayın Tarihi: 11/03/25 13:24
okuma süresi: 8 dak.
Milli Mücadele Vakfı, Cenevre öncesi Cumhurbaşkanı Tatar’ı ziyaret etti: Çözüm iki egemen, bağımsız Devlet’in işbirliğidir

Aziz Gülbahar başkanlığındaki Milli Mücadele Vakfı (MMV) Mütevelli Heyeti 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de yapılacak gayri resmi Kıbrıs görüşmeleri öncesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ziyaret ederek , destekteklerini belirterek, görüşlerini iletti.

Gülbahar'ın ifadelerinde şunlar vurgulandı:

• "Egemenlik, eşitlik Kıbrıs Türkü’nün özden gelen hakkıdır. KKTC’nin, Güney Kıbrıs’taki Rum Devleti ile eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi Kıbrıs Türkü’nün olası bir anlaşmada 4 Mart 1964’teki gibi bir duruma düşürülmemesi için elzemdir"

• "BM, Kıbrıs Türk tarafının iki Devlet’i, iki Halkı bir birine yaklaştıracak, iki bağımsız, egemen Devleti bir ortaklık çözüme götürecek işbirliği önerilerine güçlü destek vermelidir"

• "KKTC Kıbrıs Türk Halkı’nın egemenliğinin, güvenliğinin somut bir ifadesidir. Bir gerçektir; vardır, yaşıyor ve yaşayacak. KKTC’yi tanıtma, tanınması için adımlar atmak KKTC için esastır. Devletin tüm makamları, yetkilileri bunun için çalışmalıdır"

• "Anavatan, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile TBMM bu yöndeki kararlılığı ortaya koymuştur. KKTC Meclisi de daha fazla gecikmeden federal çözümü bir seçenek olmaktan çıkaran, KKTC’nin tanınması talebimizi ortaya koyan bir karar almalıdır"

• "Siz de bu yönde atılacak adımları Cenevre’de muhataplarınıza açıkça söylemeli ve KKTC’nin tanınmasının iki Devletli çözüm için bir engel teşkil etmeyeceğini bilakis bunu kolaylaştıracağını kendilerine anlatmalısınız"

Cumhurbaşkanı Tatar’a MMV tarafından sunulan yazıda şu görüşler ifade edildi:

“Milli Mücadele Vakfı ( MMV) Mütevelli Heyeti olarak kuruluş ve faaliyet amaçlarımız doğrultusunda Kıbrıs konusundaki gelişmeleri olabildiğince yakından ve duyarlılıkla izlemeye çalışıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız; Kıbrıs Türkü’nün oyları ile göreve gelmiş Anayasal görevleri açık olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak 17-18 Mart tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılacak “ dört artı bir gayri resmi Kıbrıs görüşmelerinde” Devletimizi, Ülkemizi, Halkımızı temsil edeceksiniz.
Bizce Rum tutumu yüzünden sonuçsuz olacağı daha şimdiden belli olan Cenevre görüşmelerine hiç gerek yoktu; ancak madem ki BM hala haksız bir şekilde Rumların dümen suyunda gitmeyi yeğliyor orada muhatap olacağınız, BM, Yunanistan ve Rum temsilcilerine aşağıdakileri bir kez daha ifade etmenizi büyük çoğunluğu “ iki egemen Devlet’in işbirliği yaptığı bir Kıbrıs’ı uzlaşı olarak gören” Halkımız adına hassaten sizden istirham ediyoruz.

1- Egemenlik, eşitlik Kıbrıs Türkü’nün özden gelen hakkıdır. KKTC’nin, Güney Kıbrıs’taki Rum Devleti ile eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi Kıbrıs Türkü’nün olası bir anlaşmada 4 Mart 1964’teki gibi bir duruma düşürülmemesi için elzemdir. Bunları bile içine sindiremeyen, kabullenemeyen komşu ile bir ortaklık kurmak Kıbrıs Türkü’nün, 70 yıllık varoluş- özgürlük mücadelesi ile 1983’te kurduğu Devleti’ni inkarı anlamına gelir ve asla mümkün değildir.

2- Kıbrıs Türk Halkı 1960 -1974 arası kendisine karşı Rum komşularının sürdürdüğü silahlı saldırılarla, 15 Temmuz 1974’te darbeciler tarafından “Kıbrıs Helen Devleti’nin ilan edilmesinin” temelinde egemenliğimizi, yönetime etkin katılımımızı ortadan kaldırmak olduğunu iyi biliyor. Dolayısı ile bundan sonra, yapılacak bir anlaşma ile iki Devlet arasında bir işbirliği mekanizması kurulacaksa bile bu mekanizmanın dışarda temsil edilmesi mutlaka iki Devlet’in işbirliği yapmış olması gerçekliğine uygun olarak düzenlenmelidir.

3- Rum Meclisi’nin 2010 yılında aldığı “ Türkiye’nin garantörlüğünü içeren herhangi bir anlaşmaya onay verilmeyeceğine” dair karar hala geçerliliğini sürdürüyor. Anımsanacağı üzere KKTC Meclisi de bu karar üzerine oy birliği ile “ Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamının Kıbrıs ‘ta bir anlaşma sağlanması için Kıbrıs Türk tarafı açısından ‘ Kırmızı Çizgi” olduğunu anımsatan bir karar alarak dünyaya duyurmuştu. Bizim Meclis kararımız da halen geçerliliğini sürdürüyor. BM de, Yunanistan da , Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de bilsin ki Kıbrıs Türkü asla Kıbrıs’taki Türk askeri varlığı ile Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün sıfırlanmasına onay vermeyecektir; Türkiye’nin garantörlüğü çağ dışı değil tam tersine Dünyada ve Doğu Akdeniz’de yaşanan olaylar göz önüne alınırsa Kıbrıs Türkü için düne göre , bugün çok daha vazgeçilmezdir.

4- Kıbrıs’taki toprak ve mülkiyet konuları Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik yapısını mahvedecek, yeniden göçmen durumuna düşmesini sağlayacak şekilde çözülmeye çalışılamaz. Toprak ve mülkiyet konuları ancak ve ancak mevcut gerçekler çerçevesinde bütünlüklü yaklaşımlarla ele alınırsa bir yere varılabilir; aksi takdirde ortaya çıkacak durum barış değil yeni huzursuzluklar ve çatışmalar yaratır.

5- Kıbrıs’taki iki bağımsız, egemen Devlet arasında işbirliği yapılması için “resmi görüşmelere” geçilmesi bunun için ortak bir görüşme zemininde buluşulması şu an için Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nü 1974 öncesine götürme hayali yüzünden mümkün görünmüyor. BM’nin yapması gereken statükoculuktan vazgeçerek Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararını ortadan kaldıracak bir adım atmak, Rum tarafını Kıbrıs’taki gerçekleri hazmetmeye hazırlamaktır. BM, Kıbrıs Türk tarafının iki Devlet’i, iki Halkı bir birine yaklaştıracak, iki bağımsız, egemen Devleti bir ortaklık çözüme götürecek işbirliği önerilerine güçlü destek vermelidir.

6- KKTC Kıbrıs Türk Halkı’nın egemenliğinin, güvenliğinin somut bir ifadesidir. Bir gerçektir; vardır, yaşıyor ve yaşayacak. KKTC’yi tanıtma, tanınması için adımlar atmak KKTC için esastır. Devletin tüm makamları, yetkilileri bunun için çalışmalıdır. Anavatan, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile TBMM bu yöndeki kararlılığı ortaya koymuştur. KKTC Meclisi de daha fazla gecikmeden federal çözümü bir seçenek olmaktan çıkaran, KKTC’nin tanınması talebimizi ortaya koyan bir karar almalıdır. Siz de bu yönde atılacak adımları Cenevre’de muhataplarınıza açıkça söylemeli ve KKTC’nin tanınmasının iki Devletli çözüm için bir engel teşkil etmeyeceğini bilakis bunu kolaylaştıracağını kendilerine anlatmalısınız.

Sayın Cumhurbaşkanı bugüne kadar, içerideki beşinci kol hizmetkarlarıyla onların dışardan destekçilerinin tüm saldırılarına rağmen milli Kıbrıs davamızı başarı ile savundunuz.

Biz, MMV Mütevelli heyeti olarak bundan sonra da iki Devletli çözüm modelini dirayetli bir şekilde savunacağınıza yürekten inanıyor size ve Anavatan Türkiye heyetine güveniyor, Cenevre’de başarılar diliyoruz”.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.