Ertuğruloğlu'ndan tepki: "Yapılan eylemler hak arayışı değildir"
DGP Genel Başkanı Ertuğruloğlu: "Halkı aldatmaya çalışan siyasi yapı artık bitti. Halkın karşısında kimse duramaz". Demokrasi ve Güven Partisi (DGP) Genel Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu, önemli açıklamalar yaptı. Ertuğruloğlu, KKTC'de yıllardır Türkiye'nin işgalci gösterilmesine yönelik oyunlar oynandığını kaydetti.
Ertuğruloğlu, Türkiye'yi 'işgalci' gibi gösterilmeye çalışılan sinsi siyasi oyunların oynandığını savunarak "Bunun bu şekilde gitmeyeceğini ve Ankara'nın geçmişte yaptığı gibi sinsi oyuna hoşgörüyle bakmadığı bir noktaya geldi. Ankara haklı olarak artık burada bir devlet ciddiyeti ve mali disiplin istiyor. Türkiye kendi kendine yetebilen ve Türkiye'ye bağlı bir yönetim istiyor. Ama o zaman 'Türkiye bize müdahale ediyor' deniliyor. Bunlar çok haksız eleştirilerdir" şeklinde konuştu. Ertuğruloğlu, şu anda yapılan eylemlere destek verilmediğini ifade ederek yapılan eylemlerin siyasi misyonlar doğrultusunda yapıldığını belirtti. "Türkiye'yi ve askerini burada 'işgalci' gören ve 'ne paranı ne de memurunu' diyen kişilerle aslında konuşacak da bir şeyimiz de yok" diyen Ertuğruloğlu, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'la da başkanlık sistemini görüştüğünü kaydetti. Ertuğruloğlu, Erdoğan'ın da başkanlık sistemini desteklediğini savundu. DGP Genel Başkanı Ertuğruloğlu, ana hatlarıyla şunları kaydetti;
ERDOĞAN'LA İÇ POLİTİKAYI GÖRÜŞTÜLER
Sayın Başbakan Erdoğan'ın gelişinden son derece memnun oldum. Bir takım gerçeklerin açık açık ifade ediliyor olması beni son derece mutlu etti. Sayın Başbakan'la yaptığımız görüşmelerde dış politika değil iç politikayı görüşmeyi tercih ettim. Çünkü Kıbrıs konusunda ne olursa olsun KKTC'yi kendi evini düzene koyma mecburiyeti kaçınılmazdır. En temel görevimiz kendi evimizi düzene sokmaktır. Bu dağınıklığın, sorumsuzluğun ve bu çarpıklığın sona ermesi kaçınılmazdır burada hepimize görev düşüyor. Burada yıllardan beridir oynan bir oyun vardır. Türkiye karşıtlığı, Türkiye'yi burada işgalci gibi gösterme sevdası ve Türkiye'yi dışlama misyonu. Bu temelde bir takım siyasi partiler birkaç sendikayı alet ederek sözde hak arayışı adına meydanlarda eylemler gerçekleştiriliyor. Son derece çirkin hareketler meydana geliyor.
TÜRKİYE 'İŞGALCİ' GİBİ GÖSTERİLİYOR
Burası ülkeyi her kötüye götürüşünde, hükümet her boşluk yarattığında, devlet olmanın gereklerini her yerine getirmediğinde bunun faturası da Türkiye'ye çıkarıldığında ve Kıbrıs Türkü'ne Türkiye'yi hedef gösterdiklerinde Türkiye bu işin faturasını ödemekle karşı karşıya kalıyor. Ama bu fatura buranın hatalarından dolayı ödeniyor. 'Türkiye işgalci' gibi gösterilmeye çalışılan bir ülke durumuna geliyor. Bu sinsi oyunu besleyen bir siyaset anlayışı da var. Bunun bu şekilde gitmeyeceğini ve Ankara'nın geçmişte yaptığı gibi sinsi oyuna hoşgörüyle bakmadığı bir noktaya geldi. Ankara haklı olarak artık burada bir devlet ciddiyeti ve mali disiplin istiyor. Türkiye kendi kendine yetebilen ve Türkiye'ye bağlı bir yönetim istiyor. Ama o zaman 'Türkiye bize müdahale ediyor' deniliyor. Bunlar çok haksız eleştirilerdir. Bu misyonu üstlenen arkadaşların en ufak bir başarı şansı yoktur. Bunu iyi bilsinler.
KKTC'DE ANKARA'YI ANLAMIŞ SİYASİ YAPI YOK
Kıbrıs Türk halkı her ne kadar yanlış yönetilmiş ve yanlışa yönlendirilmiş olsa da günün sonunda Anavatanıyla beraber olmayı benliğinde hisseden bir halktır. Bu kolay düzelir. Yeter ki bu görevi üstlenmeyi bilen ve Türkiye'yi yabancı bir ülke gibi değil kendi ülkesi gibi gören bir yönetim olsun. Burada Ankara'yı anlamış bir siyasi yapı yoktur. Siyasilerimizin hareketlerini ve söylemlerini izledim ve üzüldüm. Oldukları makamların ağırlığını taşıyamayan bir siyasi yapı olduğunu bir kez daha yaşayarak gördük. Kıbrıs Türk halkı çok daha iyisini hak eden bir halktır. Ama Kıbrıs Türk halkı da kendisine bir ders çıkarılmalıdır. Bunca zamandır alıştırıldığı yanlışlardan vazgeçmesi gerekir. Bütün görev siyasilere yüklenmemesi gerekir. Çünkü yöneticiyi halkın iradesi belirler. Biz halkımıza 'kimse sihirli bir değnekle kurtarıcı rolünü üstlenemez. Çaresiz değilsiniz çare sizsiniz' diyoruz. Vatandaş güçlünün yanında gözükmek istiyor ancak bu yanlış bir tutumdur. Güç halkın kendisidir. Halkı aldatmaya çalışan siyasi yapı artık bitti. Halkın karşısında kimse duramaz.
TÜM ZORLUKLARI GÖZE ALDI
Parti kurmak çocuk oyuncağı değil, ciddi bir iştir. Çok olumsuz koşullarda parti kurduk. 'başbakan talimat verecek Tahsin parti kuracak' yönünde dedikoduların olacağını bildiğim için Başbakan'ın ziyareti öncesinde partimi kurdum. Başbakanı şaibe altında bırakmama adına partimi kamuoyuyla paylaştım. Bunda herhangi bir art niyet aranmaması gerekir ancak arayanların olduğunu biliyorum. Daha çok farklı senaryolar çıkacak. Çünkü benim parti kurmamdan rahatsız olan çarpık düzenin destekleyicileri vardır. Beni bu bağlamda tehlike olarak görüyorlar. Önümüze kırmızı halı serilmedi, çok olumsuz şeylerle karşılaşacağız ancak önemli değildir. Bize inanan insanlar bize destek çıktı. Ben milletvekili olduğu için kimseyi partime çağırmam. Katılma nedenlerine bakıp değerlendireceğiz. Partiye katılım konusunda herhangi bir milletvekiliyle görüşmedim.
HEDEF BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ
Bugün (dün) kurucu arkadaşlarımızla tekrardan toplanıyoruz. Örgütlenme safhasına geçiyoruz. Partimizde üyelik sistemi olacak. Dolayısıyla üyelik mekanizmasının çok ciddi şekilde yürütülmesi gerekiyor. Çünkü her üyenin oy hakkı olduğu bir partiden bahsediyoruz. UBP 75'de kuruldu yıllarca iktidarda kaldı ancak bir üye kayıt defteri ve kendi merkez binası yoktu. Genel başkandan sonra 6 tane de başkan yardımcısı olacak. Partimizin temel hedefi başkanlık sistemine geçiştir. Başkanlık sistemini diktatörlük sistemi gibi algılanıyor ancak böyle bir şey yok. Milletvekilleri bakan olamayacak bunun sona ermesi gerekiyor. Bu şekilde meclisteki milletvekili sayısını azaltmak da gündeme gelebilir. Bölgesellikte ortadan kaldırılır. Çok daha ciddi bir yasama ve yürütme ayrışmasının yaratıldığı bir demokratik ortam yaratılır.
YAPILAN EYLEMLER HAK ARAYIŞI DEĞİLDİR
Şu anda yapılan eylemlere destek vermeyeceğiz. Çünkü yapılan sendikal hareketin samimi bir sendikal hareket olduğunu düşünmüyorum. Sendikal yapılaşmanın, bazı kişilerin siyasi misyonlarını yerine getirmek adına istismar edildiğini düşünüyorum. Hak arayışı gibi gösterilmeye çalışılan çok tehlikeli bir misyon olarak değerlendiriyorum. Bu tür eylemlere destek vermemiz mümkün değildir. Bu siyasi misyon Türkiye karşıtlığıdır. Türkiye'yi burada 'işgalci' gibi gösterme sevdasıdır. Bu tutum yabancı güçlerin emellerine hizmet etmektir. Kimse halkımızı 'hak arayışı' edebiyatıyla kandırabileceğini düşünmesin. Hak arayışı olsaydı başka türlü gelişirdi. Hükümeti destekleme adına bu eylemlere çıkmıyorum yönünde algılanmasın. Hükümetin çok ciddi hataları vardır. Hükümet artık öyle bir yıpranmıştır ki en doğruyu yapsa dahi halkın desteğini alamayacaktır. Hükümetin halkı inandırabilecek kapasitesi kalmadı. Hükümet o kadar bir birinden kopuk ki halka güven vermeleri imkânsızdır.
Erdoğan da başkanlık sistemini istiyor
Sayın Başbakan'a başkanlık sistemini arzuladığımı ilettim. Sayın Başbakan bu görüşlerimi zaten bilen birisiydi. Yarım saat kadar bir görüşmemiz oldu. Başkanlık sistemine geçiş kolay bir süreç olmayacak. Ancak buradaki meclisin keyfine kalırsa da asla geçiş olmayacak. Çünkü bu sistem içerisinde milletvekili olanların nasıl milletvekili oldukları ve tek hedeflerinin de bakan olmak olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye'de bir devlet ciddiyeti vardır. Ama Erdoğan Türkiye'de başkanlık sistemini dile getirdi. Burada da bu sistem değişikliğine sıcak bakmaktadır. Cemil Çiçek Bey'in sistem değişikliğini gerekli gördüğü yönünde birkaç tane beyanatı olmuştu. Türkiye'nin bu bağlamda teşvik edici olması bizler için süreci hızlandıracaktır.
Pelin Şahin - Star Kıbrıs
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.