Erdoğan: "Güney Kıbrıs AB'ye siyasi nedenle alındı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin muktesebata uyduğu için değil, siyasi nedenle Avrupa Birliği'ne alındığına işaret etti.
Başbakan Erdoğan "Güney Kıbrıs diye almıyorlar, dikkat edin, Kıbrıs diye alıyorlar. Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs yerel yönetimi var. Çünkü Kuzey Kıbrıs var, Güney Kıbrıs var, arada da Yeşil Hat var. Bu Yeşil Hat'ta da kim var, BM'nin tesis ettiği güvenlik kıtaları var. AB müktesebatı içinde hiçbir ülkenin güvenlik noktasında sıkıntı yaşamaması lazım. Buranın kendi içinde böyle bir sorunu var, nasıl alıyorsunuz? Karar tamamen siyasi bir karar" dedi.
Başbakan Erdoğan, Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü tarafından Primasowski Sarayı'nda düzenlenen "Türkiye-AB İlişkileri" konulu konferanstaki konuşmasının ardından, soruları yanıtladı.
Polonya için önemli bir ortak ve komşu olan Ukrayna'nın Türk dış politikasındaki yeri ve önemine ilişkin değerlendirmesi sorulan Başbakan Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in kısa süre önce Türkiye'yi ziyaret ettiğini, iki ülke ilişkilerinin "yüksek düzeyli stratejik işbirliği" boyutunda ilerlediğini aktardı. Ukrayna'nın kuzeyde Polonya ile komşu olduğunu, Karadeniz'e kıyısı bulunduğunu anımsatan Erdoğan, "Ukrayna ile ilişkilerimiz, Polonya ile buna benzer ilişkiler kurmamız belki üçlü atabileceğimiz adımlar olabilir. Ukrayna ve Polonya ilişkilerini de önemsiyorum. Dış politikada bir sıkıntı yaşanacağına inanmıyorum, birbirlerinin destekçisi olduklarını görüyorum" diye konuştu.
"Rusya, Ukrayna'nın Avrupa Birliği ile işbirliğine karşı çok sert çıkıyor. Tehdit ediyor, şantaj, baskı yapıyor. Rusya'nın bu politikası hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye-Rusya ilişkilerine değinerek, ilişkilerin son dönemlerde olumlu istikamette geliştiğini, üst düzeyli istişare konseyi kurulduğunu belirtti.
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde, stratejik ürünlerin önemli yer tuttuğunu vurgulayan Erdoğan, doğalgaz ve petrol noktasında Türkiye'nin en önemli ortağının Rusya olduğunu, ülkedeki ilk nükleer enerji santrali olacak Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin de Rusya ile yapıldığını hatırlattı.
Başbakan Erdoğan, "Ukrayna ile Rusya arasındaki sıkıntıyı biliyorum, tabii bu konuda benim herhangi bir fikir beyan etmem doğru olmaz. Kısa geçmişe gidecek olursak, aslında Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkiler gayet iyiydi ama devletler arasında bu tür şeyler zaman zaman olur. Bu olumsuzluklar bir müddet sonra tekrar olumlu hale gelebilir. Temenni ederiz ki bu kadar birbiriyle dayanışma içinde olan Rusya ve Ukrayna, tekrar sağlıklı barış dönemlerine geçsinler" ifadesini kullandı.
"KENDİLERİNE DERT ALDILAR"
Türkiye ve Polonya'nın AB ilişkilerindeki en büyük engellerin ne olduğuna ilişkin soruya karşılık Başbakan Erdoğan, Polonya'nın önünde engel kalmadığını, AB üyesi olduktan sonra ülkenin ciddi bir sıçrama yaptığını söyledi. Daha önceki ziyaretlerinde gördüğü Varşova ile bugünkü Varşova arasında çok büyük değişiklikler olduğunu belirten Erdoğan, "Bütün alanlarda gelişen bir Polonya var" dedi.
Konuşmasının büyük bölümünün Türkiye'nin AB'ye neden alınmadığıyla ilgili olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB üyesi ülkelerin birçoğundan, biz, AB müktesebatına daha uygun olduğumuz halde bizi almamalarının nedenlerini anlattım. Bir tane daha söyleyeceğim. Başbakanlığımın ilk dönemlerinde üye sayısı 15'ti. Bizi almadıkları gibi bir kalemde, o dönemde 12 ülkeyi birden aldılar. Fakat AB müktesebatına uydukları için almadılar, bir siyasi kararla aldılar. Onun da bir örneğini vereceğim. Bunlardan bir tanesi Güney Kıbrıs'tır. Güney Kıbrıs diye almıyorlar, dikkat edin, Kıbrıs diye alıyorlar.
Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs yerel yönetimi var. Çünkü Kuzey Kıbrıs var, Güney Kıbrıs var, arada da Yeşil Hat var. Bu Yeşil Hat'ta da kim var, BM'nin tesis ettiği güvenlik kıtaları var. AB müktesebatı içinde hiçbir ülkenin güvenlik noktasında sıkıntı yaşamaması lazım. Buranın kendi içinde böyle bir sorunu var, nasıl alıyorsunuz? Karar tamamen siyasi bir karar.
Sayın Schröder, hatıratında 'Türklere bu konuda ahlaki olmayan bir tavır takınılmıştır' dedi. Hatta Sayın Merkel'in de açıklaması var, 'Güney Kıbrıs'ı almamız çok ciddi bir hata, yanlış olmuştur' dedi. Çünkü kendilerine dert aldılar."
"NATO'NUN DÜNYA BARIŞINA NASIL DESTEK VERECEĞİ ÇALIŞILMALI"
Başbakan Erdoğan, NATO'nun gelecek yıllarda hangi yönlerde gelişmesi gerektiğine ilişkin soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin NATO'nun genişlemesini her zaman desteklediğine dikkati çekti.
"Bizim beklentimiz şudur, NATO dünya barışına destek vermelidir. Tek hedefi olmalı, insanlığın barışına desteğini vermelidir" diyen Erdoğan, NATO'nun sadece üye ülkelere yönelik herhangi bir saldırı karşısında yanında olmak yerine dünya barışına nasıl destek verebileceği üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler'in de yapısal reforma ihtiyaç duyduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) şu andaki yapısıyla insanlık, barışı yakalayamaz. Birinci Dünya Savaşı şartlarında alınmış bir kararla oluşmuş bir yapı artık bugünün dünyasına yardımcı olamıyor. Dünya, beş ülkenin iki dudağı arasına sıkışmış kalmıştır. Bunların içinden bir tanesi, herhangi bir karara 'hayır' dese, oradan karar çıkarmanız mümkün değil.
Şimdi Suriye'de olan olaylar... 150 bin insan öldürüldü, hala BMGK karar alamıyor. Hala ölümler devam ediyor. Oturmuşlar, şunu konuşuyorlar, 'Kimyasal silah Suriye'de var mı yok mu.' Kimyasal silahla bin 500, bin 750 kişi ölmüş. Bin 750 kişi kimyasal silahla ölüyor, 150 bin insan konvansiyonel silahla öldürülüyor, bunu niye konuşmuyorsun? Onu göz ardı ediyorlar. Olayı kimyasala yönlendirip 150 bin insanın öldürüldüğü konvansiyonel silahları gündeme getirmiyorlar. Şu anda, beş daimi üyenin tarih önünde çok büyük vebali vardır, çok büyük sorumluluğu vardır. Çünkü bu beş üye kararını verdiği anda Suriye'deki problem çözülür. Ama bu beş üye kararı vermediği için Suriye'deki problem çözülmüyor."
Suriye'de insanların, "ölmüş hayvanların leşlerini yeme durumuna geldiğini" belirten Erdoğan, siyasiler olarak bu durumdan sorumlu olduklarını dile getirdi. Türkiye'de, 600 bin Suriyeli sığınmacı bulunduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, bu kişiler için Türkiye'nin 2 milyar dolar harcandığını ifade etti.
"HANİ DEMOKRATLAR, DEMOKRASİYİ SAVUNANLAR"
Mısır'da yapılan darbeye de batının "darbe" diyemediğini vurgulayan Erdoğan, "Şimdi Mısır'daki gelişmeler bana göre hiç isabetli ve hayırlı değil. Müslüman Kardeşler'e, seçimlere girme noktasında bile müsaade etmiyorlar. Çünkü gelişmelerin kendi aleyhlerine olacağını görüyorlar. Hani demokratlar, hani demokrasi, demokrasiyi savunanlar nerede, niçin bu işi sahiplenmiyorlar? Eğer samimiysek, dürüstsek başta batı olmak üzere hep birlikte buna sahip çıkılması lazım. Arap Ligi de buna dahil" diye konuştu.
Konferansın sonunda, Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanı Marcin Zaborowski, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Türkiye-Polonya ilişkilerinin bal tadında devam etmesi" dileğiyle Polonya balı hediye etti. Başbakan Erdoğan da hediyeyi kabul ederken, "Aslında şimdi geç kaldık, Polonya balının bu kadar mahir olduğunu bilseydik..." diyerek gülümsedi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.