Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu'ndan Kıbrıs'ın Dünü ve Bugünü
Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu’nun kaleme aldığı Dünden Bugüne Kıbrıs, 1974 Barış Harekâtı’na tanıklığını, Kıbrıs’ın yakın tarihini ve bugünkü sorunlarına çözüm önerilerini içeren çarpıcı bir analiz sunuyor.
Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, yazdığı Dünden Bugüne Kıbrıs kitabını anlatırken, kendi yaşamının en önemli dönüm noktalarından birini, 1974’te Kıbrıs’ta yaşadığı olaylarla başlayan derin bir yolculuğu aktarıyor. 1974 yılında, henüz genç bir yedek subayken, II. Jandarma Komando Taburu’nda görevli olan Serdaroğlu, 15 Temmuz’da Kıbrıs’ta patlak veren darbeye tanıklık etti. O dönemde, Yunanistan’ın desteklediği EOKA’cı Rumlar, adayı Yunanistan’a bağlamak için harekete geçmişti. Darbenin hemen ardından, iç hesaplaşmalarını bitiren EOKA’cılar, Türkleri hedef almayı planlıyordu.
Serdaroğlu, o dönemde Türkiye’nin Kıbrıs’taki tehditleri çok iyi bildiğini ve 1958’den itibaren barışçıl bir çözüm için büyük çabalar harcadığını anlattı. Bu çabalar sonucunda 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu ancak Rumlar, anayasanın Enosis’i engelleyen maddelerinden rahatsız olmuş ve kısa sürede bu anayasayı askıya almışlardı. Ardından Türkler’e yönelik saldırılar artmış, köyler boşaltılmış, Türk evleri yakılıp yıkılmış, katliamlar yapılmıştı. Serdaroğlu, Türkiye’nin 1964’te bu saldırılara karşı garantörlük hakkını kullanarak müdahale etmeyi planladığını ancak o dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’dan gelen tehditkar bir mektup yüzünden bu müdahalenin engellendiğini hatırladı. Johnson’ın, Türkiye’ye “Verdiğimiz silahları, bizden izin almadan kullanamazsınız” diye yazdığı mektup, Türkiye’yi zora sokmuştu. Yine de EOKA, Yunanistan’ın desteğiyle giderek güçleniyor ve saldırılarının şiddeti artıyordu.
1967’de Türkiye, bir kez daha müdahale etmek için hazırlıklara başlamıştı. Ancak yine ABD’nin müdahale hakkını engellemeye yönelik girişimleri, bu çabayı da sonuçsuz bırakmıştı. Bu dönemde, Kıbrıs’taki durum daha da karmaşıklaşmış, Rum lideri Makarios’un planları değişmişti. Saldırıları ve katliamları sürdürmek yerine, Türkleri göçe zorlamaya karar vermiş, göç edenlere kolaylıklar sunmuş ve Türk bölgelerini ekonomik ablukaya almıştı. Ancak EOKA, bu daha yumuşak planı beğenmeyip şiddet yanlısı tavırlarını sürdürmüştü.
15 Temmuz 1974’te, fanatik Enosisçi Nikos Samson, Yunanistan’ın desteğiyle Makarios’a karşı darbe yaparak yönetimi ele geçirdi. Darbenin ardından, Türklere yönelik katliamlar için hazırlıklar başlatıldı. Türkiye, önceki müdahalelerinden ders almıştı ve bu kez daha kararlıydı. O dönemde hükümetin başında bulunan Bülent Ecevit, İngiltere ile görüşmeler yaptı ancak bir sonuç alamadı. Artık bıçak kemiğe dayanmıştı ve Türkiye, müdahalesini gerçekleştirecekti.
Serdaroğlu, Türk ordusunun 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a gerçekleştirdiği harekâtta yer aldı. Bu, Türk ordusunun havadan, denizden ve karadan aynı anda başlattığı ilk harekâttı. Birliklerini taşıyan helikopterlerden birinin içinde olan Serdaroğlu, savaşın tam ortasında Kıbrıs’a indi. 20 Temmuz’daki ilk harekâtla birlikte Türkiye, Kıbrıs’a barış getirmek ve soydaşlarını korumak amacıyla harekete geçmişti. Ancak birinci harekâtın ardından yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamayınca, 14 Ağustos 1974’te ikinci harekât başlatıldı ve bu harekâtla birlikte Kıbrıs’ın bugünkü sınırları çizilmiş oldu.
Serdaroğlu, hem bir asker hem de bir hekim olarak, Türk ordusunun kahramanlık ve insancıl yönlerini gözlemlemiş ve bu deneyimi büyük bir gururla anlatmıştı. Savaşın sonunda Kıbrıs’ta daha uzun süre kalan Serdaroğlu, askerlik görevini tamamlayarak İstanbul’a döndü. Burada, uzmanlık alanında kariyerine devam etti ve profesör olduktan sonra Kıbrıs’tan gelen hastalarına da hizmet vermeye başladı. Bu dönemde, Kıbrıs’la olan bağını güçlendirdi ve hastalarından Kıbrıs’la ilgili kitaplar almaya başladı. Zamanla, Kıbrıs’a olan ilgisi daha da derinleşti.
Bir gün, emekli olduktan sonra kendisini ziyaret eden eski komutanı, Kıbrıs’la ilgili yazılmış kitapların sayısının az olduğunu ve bu boşluğu kendisinin doldurabileceğini söyledi. Serdaroğlu, komutanına olan saygısından ötürü bu öneriyi kabul etti ve Kıbrıs’la ilgili kitaplar okumaya, materyal toplamaya başladı. Kitap yazarken, sadece Barış Harekâtı’nı değil, aynı zamanda savaşın nedenlerini, ardından yaşanan gelişmeleri ve bugünkü sorunları da ele almayı hedefledi. Serdaroğlu, Kıbrıs’ta geçirdiği zaman boyunca tuttuğu notları inceledi, Kıbrıs basınını takip etti ve ada yöneticileriyle, kanaat önderleriyle, sivil toplum temsilcileriyle görüşmeler yaptı. Kitabın son kısmını İstanbul’a döndükten sonra tamamladı.
Sonuçta, Dünden Bugüne Kıbrıs sadece bir savaş kitabı değil, Kıbrıs’ı anlamaya yönelik derin bir analiz ve Kıbrıs’ta yaşananları anlatan bir belgesel niteliğinde oldu. Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, yaşadığı olayları ve gözlemlerini kaleme alarak, hem Kıbrıs’a olan bağlılığını hem de bu topraklarda yaşanan acıları unutulmaması adına bir kez daha dile getirmiş oldu.
KİTABIN ÖN SÖZÜ
15 Temmuz 1974 Kıbrıs’ta Yunanistan tarafından da desteklenen EOKA’cı Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak üzere darbe yaptı. Önce kendi içlerinde, kendileri gibi düşünmeyenleri temizleyecek sonra sıra Türklere gelecekti. Türkiye bundan önceki müdahale teşebbüslerinden gereken dersi almış, gerekli hazırlıkları yapmıştı. Türkiye’de Hükümetinin başında Bülent Ecevit vardı. 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına göre 3 garantör ülke vardı. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan. Yunanistan darbecileri desteklemişti, onun yeri belliydi. Ecevit İngiltere ile birlikte müdahale etmek için hızlı bir mekik diplomasisi başlattı, ordumuz teyakkuza geçirildi. İngiltere ile yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadı, bıçak kemiğe dayanmıştı, hiçbir devlet müdahalemizi önleyemezdi. 344 sayfadan oluşan bu kitap, sadece Barış Harekâtı ile ilgili değildir. Savaşın nedenlerini ve savaş sonrasını, bugünkü sorunları da kapsamaktadır. Bir daha savaş olmaması ve bugünkü sorunların bir daha yaşanmaması için gereken çözümlere ışık tutuyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.