Ekonomist Mehmet Saydam: “Siyasi popülizmin sınırı olması gerekiyor”
Ekonomist Mehmet Saydam, Türkiye ile KKTC piyasasının direkt olarak karşılaştırılmasının ve “asgari ücreti artıramıyoruz piyasayı ucuzlaştıralım” mantığının hiç doğru bir yaklaşım olmadığına dikkat çekerek, farklı bir algıyla özel sektörün halkla karşı karşıya getirildiğini belirtti. Saydam, siyasi popülizmin de bir sınırı olması gerektiğine vurgu yaptı.
Ekonomist Mehmet Saydam, Kıbrıs Postası’na açıklamalarda bulunarak, yaşanmakta olan bu zor zamanlarda, halkın kendisini yöneten hükümetten tutarlı, birleştirici ve her kesimi kucaklayan çözümlerin görmek istediğini dile getirdi.
Saydam, pandemi döneminden bu yana süren siyasi belirsizlik, popülizm, ülke ekonomisinde çok büyük adaletsizlik ve yıkımlar yaşattığını belirterek, “13 Mart sonrası özel sektör çalışanlarının göz ardı edilmesi ile başlayan, zor günler ve nakit sıkıntısı çeken özel sektör çalışanları maaşlarını alamazken kamuda 13’üncü maaşların ödenmesi, tüm kararlar, sosyoekonomik adaleti derinden sarmıştır” dedi.
“ÖZEL SEKTÖR ÇOK ZOR GÜNLER YAŞIYOR”
“Kaynak tükendi o yüzden özel sektör çalışanlarına 1.500 TL katkıları ödeyemeyeceğiz” açıklamasına dikkat çeken Ekonomist Saydam, “13. Maaşlar bugün ödeniyor” müjdesinin tüm özel sektör çalışanlarına ve işverenlere kendilerini değersiz hissetmelerine neden olduğunu aktardı.
Ayakta durmak için her çareyi deneyen, uluslararası finans kaynaklarına ulaşamayan, tüketimin nüfusa bağlı olarak büyük oranda düştüğü ve dövizin dengesiz bir seyir izlemesine işaret eden Saydam, özel sektörün çok zor günler yaşadığını ve hükümetin sağlık, ekonomi alanında aldığı kararlar uyarınca ticari hayatlarına yön vermeye çalıştıklarını söyledi.
“ÇEŞİTLİ VE FARKLI AÇIKLAMALAR, ÖZEL SEKTÖRE ZARAR VERİYOR”
Ülkenin artan vakalar nedeniyle kapanıp kapanılmayacağının konuşulmasına da dikkat çeken Mehmet Saydam, çeşitli ve farklı açıklamaların özel sektöre büyük zarar verdiğini ifade etti.
Buna ek olarak son haftalarda medya da yaşanan, hükümetin KKTC piyasalarındaki mal ve hizmetlere ait fiyat üzerindeki yanlış yönlendirici açıklamaları da özel sektörü ciddi anlamda olumsuzluğa sürüklemekte olduğunun da altını çizen Ekonomist Saydam, bu açıklamaların vatandaş ile özel sektörü karşı karşıya bıraktığını öne sürdü.
“YETERLİ BİLGİ VE VERİYE SAHİP OLMADIKLARINI GÖSTERİYOR”
Saydam, KKTC piyasalarındaki mal ve hizmetler ile TC piyasalarındaki mal ve hizmetlerin piyasa fiyatlarının karşılaştırılması ve bundan bir sonuç çıkartılarak hükümetin bu fark için çalışmalar yaptığını açıklanmasının ekonomik mantık ile birlikte KKTC gerçeklerinden yeterli bilgi ve veriye sahip olmadıklarını gösterdiğini aktardı.
Ekonomist Saydam, “Öncelik ile TC’den gelen her türlü mallar; nakliye, navlun, peşin KDV, peşin fon, peşin stopaj, fiyat istikrar fonu, gümrük masrafı vb. toplam maliyetin ilk adımıdır. İşletmelerin genel yönetim giderleri, personel maaşları, yüksek sosyal güvenlik yatırımları, kira, finansman maliyeti, akaryakıt vb. toplam maliyetin ikinci adımıdır” dedi.
“SİYASİ POPÜLİZMİN SINIRI OLMASI GEREKİYOR”
Tüm bunlar dikkate alınmaksızın direk piyasa karşılaştırılması ve “mademki asgari ücreti artıramıyoruz piyasayı ucuzlaştıralım” mantığının hiç doğru bir yaklaşım açısı olmadığını değinen Saydam, farklı bir algı ile özel sektörü halkla karşı karşıya getirildiğini, siyasi popülizmin de bir sınırı olması gerektiğine dikkat çekti.
“POPÜLİST SÖYLEMLERE İNANAMIYORUM…”
Piyasa ve ekonomik gerçekleri ile ülke gerçekleri bu kadar aşikâr iken, bu yüzyıl ve pandemi zamanında bunların konuşulmasına inanmakta güçlük çektiğinin altını çizen Mehmet Saydam, medyada yer alan yazı ve yorumları okuduğunu ve popülist söylemlere inanamadığını söyledi.
EKONOMİST SAYDAM, ÖRNEKLERLE PİYASAYI AÇIKLADI
Mehmet Saydam, piyasayı örnekleriyle birlikte, şu şekilde ifade etti:
“Örnek 1: Sebze fiyatları Mersinde 2 TL KKTC de 6 TL...
Doğrudur, çünkü ada halkının ihtiyacı 100 birim, biz 60 birim üretiyoruz. Arz – Talep dengesi fiyatı belirliyor. Genel olarak sebze ithalatı yasak ülkemize. Ne idi olacağı?
KKTC’nin bir üretim planlaması yok... Neydi olacağı?
Örnek 2: Ev sahipleri bir anda Kiraları düşmüş. Demek ki isteyince oluyormuş. Devlet bu kiraların yükselişine dur demelidir.
Doğrudur, çünkü adadan 13 Mart’tan bu güne kadar yaklaşık 65-70 bin kişi ayrılmıştır. Yine ekonomik gerçeklik olarak boş kalan evler arasındaki rekabetten bu fiyatlar düşmüştür. Yarın bir gün pandemi sonrası nüfus artışında, kira değerleri de benzer oranda artacaktır.
Örnek 3: Döviz düştü ancak piyasa fiyatları geri çekmiyor. Bu fırsatçılıktır. Devlet müdahale etmeli.
Doğrudur, çünkü o ürünün ithal edildiği tarihteki kur 8,5 ise ve bugünkü kur 7,5 ise hiçbir kimse zararına mal satışı yapamaz. Kaldı ki Devlet tüm vergilerini 8,5 kurdan tahsil etmiştir.
Örnek 4: Farklı Marketlerde ayni ürün için farklı fiyatlar veya farklar var. Bu düzenlenmeli.”
“HER BİR MARKETİN FARKLI BİR ALIM GÜCÜ VE MALİYETİ VARDIR”
Ardından açıklamasına devam eden Ekonomist Saydam, her bir marketin farklı bir alım gücü veya maliyeti olduğunu belirterek, toptancıların veyahut marketlerin alım gücüne göre farklı fiyatlar veya indirimlerin uygulanabileceğini aktardı. Ardından bu konunun serbest piyasa ekonomisinin en basit örneği olduğunu dile getirdi.
“PİYASADA TEKEL OLAN HİÇBİR ÜRÜN YOK…”
Bilinçli bir tüketicinin de buna göre hareket ederek, alım yaptığına değinen Saydam, açıklamasının devamında şunları söyledi:
Üstelik piyasada tekel olan hiçbir ürün yok. Her ürünün bir muadili var.
Daha birçok farklı olumsuz görüş. Ve bunu körükleyen ardı arkası kesilmeyen Popülist açıklamalar...
Böyle bir zamanda tek ihtiyacımız olan yeterli bilgi edinilmeden özel sektöre bu şekilde bakılması ve davranılmasıdır. Eğer hükümet belirli alanlarda fahiş fiyat uygulayan ve de muadili olmayan spesifik ürünler tespit etmiş ise, ticaret dairesi bunlara ceza uygulayabilir. Veya bir tekel oluşumu var ise rekabet kurulu buna müdahale de edebilir. Ancak;
“SAĞDUYUYA İHTİYACIMIZ VAR”
Kamu Maliyetlerinin ayyuka çıktığı, özel sektör çalışanının nerde ise dışlandığı ve işverenlerin ayakta durmakta zorlandığı bu günlerde, her iki taraf da yaptığı ve yapacağı açıklamalarda dikkatli ve temkinli olmalıdır. Bu günler zor günlerdir. Ve sağduyuya ihtiyacımız var, savaşmaya değil.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.