Akile Nacisoy davasındaki eksik tahkikat, adaleti geciktirdi: Şüpheli kadın ölümleri titizlikle araştırılmalı!
"Yetersiz tahkikatlar”, “yetersiz bütçe ve personel” akıllara Akile Nacisoy davasını getiriyor. “Şüpheli kadın ölümleri titizlikle araştırılmalı” diyen Avukat Cansu Nazlı, artan muhafazakârlaşmanın kadına yönelik baskıları artırdığını, bunun da şiddeti besleyen bir faktör olduğunun altını çizdi.
- 2023’te 831, 2024’te 913 kadına yönelik şiddet ihbarı… Sözlü şiddet başvurularında yüzde 69 artış!
- "Şüpheli kadın ölümleri ciddiyetle soruşturulmalı"
- "183 ihbar hattının altyapısı güçlendirilmeli ve vardiyalı sisteme geçilmeli"
- "Sosyal Hizmetler Dairesi, yıllardır personel ve bütçe yetersizliği nedeniyle zayıf bırakıldı"
- "Kadına yönelik şiddetin artmasında muhafazakârlaşma, tarikatlar ve yoksulluk etkili"
- "Şiddet birimlerinin köy karakollarına kadar teşkilatlanması sağlanmalı"
Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü… Şüpheli kadın ölümleri ve bu ölümlerle ilgili eksik soruşturmalar yeniden gündeme geldi. Kadına yönelik şiddet, küresel bir sorun olarak devam ederken, Kuzey Kıbrıs’ta 1 Ocak- 21 Kasım 2024 tarihleri arasında Polis Genel Müdürlüğü’ne (PGM) bağlı Kadına Karşı Şiddete Müdahale Şubeleri’ne toplam 913 şiddet başvurusu yapıldı. Bu başvuruların büyük kısmını fiziksel ve sözlü şiddet oluşturdu.
CANSU NAZLI: ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ CİDDİYETLE SORUŞTURULMALI
Kıbrıs Postası’na konuşan Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi (PM) Üyesi, Avukat Cansu Nazlı, Girne’de 30 Aralık 2016’da hayatını kaybeden Akile Nacisoy’un ölümünün, ilk olarak "yüksekten düşme" olarak kaydedildiğini; ancak Nacisoy’un ölümüne neden olan kişinin eşi Yaşar Erdoğan olduğu sonradan ortaya çıktığını belirtti. Erdoğan’ın başlangıçta serbest bırakıldığını ve o esnada delillerin ortadan kaldırıldığını, bunun da tahkikatın yetersiz yapılmasından dolayı meydana geldiğini vurgulayan Nazlı, şüpheli kadın ölümlerinin titizlikle ve adil bir şekilde araştırılması gerektiğini söyledi. Nazlı, son yıllarda birçok şüpheli ölümün "intihar" olarak kayda geçtiğine dikkat çekerek, bu yaklaşımın değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin öncelikli rolüne dikkat çeken Nazlı, devletin hem önleyici hem de koruyucu mekanizmalar oluşturması gerektiğini vurguladı. Nazlı bu kapsamda, 183 ihbar hattının altyapısının güçlendirilmesi, vardiyalı sisteme geçilmesi ve her bölgede şiddet önleme merkezlerinin kurulması ve her bölgeye sığınma evleri açılması gerektiğini ifade etti.
"SOSYAL HİZMETLER DAİRESİ, YILLARDIR PERSONEL VE BÜTÇE YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE ZAYIF BIRAKILDI"
Nazlı, Sosyal Hizmetler Dairesi’nin toplumdaki kırılgan kesimlerin haklarını koruma görevi üstlendiğini ancak yıllardır personel ve bütçe yetersizliği nedeniyle zayıf bırakıldığını belirtti. "Sosyal Hizmetler Dairesi’nin görevleri ihmal edilirken, Din İşleri ve Evkaf gibi kurumların bütçelerinin artırılması dikkat çekici bir durum. Bu, kırılgan kesimlerin dini kurumların yardımına muhtaç hale gelmesine neden oluyor" diyen Nazlı, sosyal politikaların güçlendirilmesi gerektiğini savundu.
"DİN İŞLERİ VE Evkaf’A AYRILAN BÜTÇENİN SOSYAL HİZMETLERE AKTARILMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"
Nazlı, yoksullar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelliler için sosyal hizmetlere erişimin bir hak olması gerektiğini vurgulayarak, mevcut durumda bu hizmetlerin ya sağlanamadığını ya da başka kurumlar tarafından "yardım" adı altında sunulduğunu belirtti. Bu durumun istismara açık bir alan yarattığına dikkat çeken Nazlı, "Din İşleri ve Evkaf’a ayrılan bütçenin sosyal hizmetlere aktarılması gerektiğine inanıyoruz" dedi.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ARTMASINDA MUHAFAZAKÂRLAŞMA, TARİKATLAR VE YOKSULLUK ETKİLİ"
Nazlı, artan muhafazakârlaşmanın kadına yönelik baskıları artırdığını, bunun da şiddeti besleyen bir faktör olduğunu belirtti. Tarikatlar, yurtlar ve Kur’an kurslarının toplumsal muhafazakârlaşmayı pekiştirdiğini ifade eden Nazlı, bu durumun yalnızca kadınları değil, çocukları da istismara açık hale getirdiğini söyledi. Yoksulluğun da kadına yönelik şiddeti artıran önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Nazlı, ekonomik bağımsızlıkları olmayan kadınların şiddet gördükleri ortamlardan ayrılamadığını ve bu sorunun derinleştiğini dile getirdi.
"ŞİDDET BİRİMLERİNİN KÖY KARAKOLLARINA KADAR TEŞKİLATLANMASI SAĞLANMALI"
Nazlı, Lefkoşa’daki kadına yönelik şiddetle mücadele biriminin etkin çalıştığını ancak bu birimlerin diğer bölgelere de yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Özellikle kırsal kesimlerde, feodal ilişkilerin hâkim olduğu bölgelerde kadınların şikayet etmekte çekindiklerini ifade eden Nazlı, "Şiddet birimlerinin köy karakollarına kadar teşkilatlanması sağlanmalı ve soruşturmalar ciddiyetle yürütülmelidir" dedi.
25 KASIM KOMİTESİ TALEPLERİNİ SOKAĞA TAŞIYOR
25 Kasım Organizasyon Komitesi üyesi Nazlı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla bu yılki etkinlikler kapsamında taleplerini duyurmak için bugün saat 17.30’da Kumsal Park’ta toplanarak bir yürüyüş gerçekleştireceklerini anımsattı. Nazlı, komitenin öncelikli taleplerinden birinin "183 ihbar hattının altyapısının güçlendirilmesi ve her bölgede şiddet önleme merkezlerinin kurulması" olduğunu vurguladı. Kadınların şiddetle mücadelede yalnız bırakılmaması gerektiğine dikkat çeken Nazlı, devletin sosyal politikaları güçlendirmesinin önemine de işaret etti.
2023’TE 831, 2024’TE 913 KADINA YÖNELİK ŞİDDET İHBARI… SÖZLÜ ŞİDDET BAŞVURULARINDA YÜZDE 69 ARTIŞ!
2023 yılı 1 Ocak- 21 Kasım arasında toplam 831 başvuru alınırken, 2024 yılı aynı dönemde bu rakam 913’e yükseldi. 2023’te yapılan başvuruların 423’ü fiziksel şiddet, 181’i sözlü şiddet, 17’si cinsel şiddet ve 209’u diğer şiddet türleriyle ilgiliydi. 2024 yılına ait verilere göre ise başvuruların 425’i fiziksel şiddet, 306’sı sözlü şiddet, 13’ü cinsel şiddet ve 169’u diğer şiddet türlerine yönelik oldu. 2023’te 181 olan sözlü şiddet başvuruları, 2024’te 306’ya çıkarak yüzde 69 oranında bir artış gösterdi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.